Köpeklerde Grip Tehlikesi
21 Ocak 2014 Salı
Tüm grip virüsleri eklem ağrısı, ateş ve solunum yolu semptomları yaratır ve genel olarak hızlı yayılır. Bu virüslerin öldürücülük oranları ise çok düşüktür. Hastalığa bağlı ölüm genellikle yaşlı,genç ya da immun yetmezlik durumunda görülür.
Influenza yani grip virüslerinin bağlı olduğu RNA virüslerinin mutasyon yapma yeteneği maalesef yüksektir. İşte hepimizi korkutan ve hatta toplumsal bir paranoyaya dönüşen grip salgınlarından yeni şekillenen bu virus suşları sorumludur.
Köpeklerde görülen grip hastalığı aslında birçok açıdan insanlardaki grip salgınlarıyla benzerlik göstermektedir.
Canine influenza virüsü yani H3N8, tip A influenza virüsüdür ve köpeklerde hastalık yaparken insanları etkilemez.
H3N8 yaklaşık 40 sene önce izole edilmiş olmasına rağmen ilk olarak 2004 yılında köpeklerde görülmüştür. Hastalık, damlacık enfeksiyonu şeklinde yayılma gösterir yani direk temas, kontamine eşya ya da sahip vastasıyla yayılabilir. Virus yüzeylerde 48 saat, kıyafetlerde 24 saat ve ellerde 12 saat canlı kalabilir.
Köpekler en yüksek virüs miktarını salgılarında virüsle karşılaştıktan sonraki 2-4 gün saçar. Yani henüz hastalık semptomlarını göstermezken virus saçma yeteneği fazladır ve yaklaşık 10 gün hastalığı yayma kapasitesine sahiptir.
Virüsle karşılaşan köpeklerin yaklaşık %20-25’i enfekte olur, semptom göstermez ancak virüsü saçar. Enfekte köpeklerin yaklaşık %80’inde semptomlar hafiftir. Tedaviye yanıt vermeyen öksürük (genellikle 10-21 gün), burun akıntısı ve ateş (orta yükseklikte) en sık rastlanan semptomlar olarak karşımıza çıkar ki bu semptomlar kennel cough ( yaygın tabirle köpek öksürük hastalığı) enfeksiyonuyla benzerlik gösterir. Geri kalan köpekler ise gürültülü solunum, pnömoni ve akciğer kanaması gibi ciddi semptomlara sahiptir. Köpekler genelde enfekte olduktan 2-4 gün sonra ilk klinik belirtileri gösterirler.
Enfeksiyon oranı köpek populasyonları içerisinde yüksektir ki yüksek enfeksiyon oranı hastalığa karşı antibadi oluşumunu hızlandıracağından sanılanın aksine hastalığa karşı mücadelede bir avantajdır.
Sadece klinik semptomlara bakarak hastalığı teşhis etmek mümkün değildir ve maalesef hastalığın kesin teşhisi için gerekli spesifik antibody testi de ülkemizde bulunmamaktadır.
İnsanlarda olduğu gibi köpeklerde de hastalığın kesin bir tedavisi yoktur ve destekleyici tedavi protokolleri uygulanmaktadır. Dehidrasyona yani su kaybına engel olmak için yapılan serum tedavisi, iyi besleme ve semptomların hafifletilmesi için kullanılan ilaçlar bu destekleyici tedavi protokolleri arasında sayılabilir. Eğer hastalık ağır seyrediyorsa oksijen desteği ve sekonder enfeksiyonlara karşı antibiyotik uygulamaları gerekli olur.
Virüsler akciğer dokusuna zarar verdikten ve akciğer savunma mekanizmaları bozulduktan sonra bakteriler akciğerleri istila eder ve pnömoniye sebep olur.
Sekonder pnömoni şekillenen hastalarda uygun tedavi yapılmazsa hemorajik pnömoni gelişir ve mortalite %50’ye çıkabilir.
Diğer solunum yolu hastalıkları ve pnömonilerden farklı olarak TAMİFLU (oseltamivir) kullanımı bu ilacın antiviral aktivitesi sayesinde özellikle erken dönem enfeksiyonlarda ve virüsle karşılaşmış köpeklerde enfeksiyonun önlenmesinde faydalıdır.
Tedavi sonrası orta seviyeli semptomlara sahip bir çok köpek tamamen iyileşirken ileri ve ciddi formlarda ise mortalite %5-8 olarak kabul edilmektedir. Hastalığı atlatan köpekler en az 2 yıl süreyle astalığa karşı bağışıklık kazanır.
Aşı uygulaması hastalığı tedavi etmez ya da tamamen hastalıktan korunmayı sağlamaz ancak hastalığın daha hafif geçirilmesine yardımcı olur. Ayrıca hasta tarafından saçılan virus miktarını da azaltır yani aşılı hayvanlar hastalığı daha az yayar. Özellikle kennellar ve barınaklar gibi yüksek riskli yerlerde yaşayan köpeklerin ve çok köpeğin bulunduğu parklara sık giden hayvanların aşılanması önemlidir. Kennel cough(bordatella) aşısı canine influenzaya karşı koruma sağlamamaktadır.
Ülkemizde H3N8’e karşı geliştirilmiş aşı bulunmadığı için maalesef her köpek hastalık için potansiyel bir adaydır.
Solunum you semptomları gösteren köpekler diğerlerinden en az 2 hafta ayrılmalı ve köpeğin temas ettiği tüm yüzeyler ve eşyalar dikkatle dezenfekte edilmelidir. Yüzeylerin %10luk çamaşır suyuyla dezenfekte edilmesi yeterlidir. Insanlar da solunum yolu semptomlarına sahip hayvanlarla temas ettikten sonra ellerini yıkamalıdır.
Köpeklerdeki influenzanın insanlara geçebileceğini gösteren herhangi bir bulgu ve insanlarda rapor edilen herhangi bir canine influenza vakası yoktur.
Hastalığa sebep olan virus insanlarda hastalık yapan domuz gribi ve kuş gribi virüslerinden farklıdır.
BİR SONRAKİ YAZIMIZI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ

0 Comment
more_vert